Anayasa Mahkemesi, OHAL döneminde eylemlere katılanlara, toplantı ve gösteri yürüyüşü yasağına uymadıkları, emre aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle kesilen cezaların hepsini iptal ederken Yüksek Mahkeme de, Ankara Valiliği'nin eylem yasakları 'keyfi' olarak nitelendirdi.
OHAL günlerinde katıldıkları eylemler nedeniyle kesilen para cezalarına itiraz eden ancak bir sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi’ne kadar giden; 15 Temmuz sonrası Olağanüstü Hal KHK’larıyla kamu görevinden çıkarılan Veli Saçılık, Mahmut Konuk, Ömer Faruk Kök ve Adnan Vural gibi isimler ve üniversite öğrencileri Simge Aksan, Mustafa Aydın Keçeli gibi isimler kararı bugün aldı.
Kararını bugün açıklayan Anayasa Mahkemesi, kararında şu ifadelere yer verdi;
''Görevinden çıkarılması nedeniyle açlık grevine başlayan eski akademisyen N.G. tarafından 2016 yılı Kasım ayında Ankara’nın Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde başlatılan ve Konur Sokak’ın Yüksel Caddesi’yle kesiştiği bölgede uzunca bir süre devam ettiği anlaşılan protesto gösterileri yaşanmıştır.
Başvurucular, kendilerinin kamu görevinden çıkarılmalarını ya da genel olarak yaşanan görevden çıkarmaları ve OHAL dönemi uygulamalarını protesto etmek veya görevlerinden çıkarılmaları nedeniyle açlık grevine başlayan eski öğretmen S.Ö. ve eski akademisyen N.G.ye destek vermek amaçlarıyla çeşitli tarihlerde söz konusu toplantılara katılmıştır.
2016 yılının sonundan başlayarak 2018 yılının ortalarına kadar uzanan bir süreçte, çeşitli tarihlerde söz konusu toplantılara katılmaları nedeniyle başvurucular idari para cezalarına hükmedilmiştir.
Başuvuruculara 56 defaya kadar idari para cezası kesildi:
Veli Saçılık 56
Mahmut Konuk 28
Ömer Faruk Kök 5
Murat Çeşme 2
Aslı Saraç 6
Perihan Pulat 25
Öztürk Türkdoğan 1
Simge Aksan 36
Adnan Vural 4
Aslıhan Han Özden 1
Mustafa Anil 6
Mustafa Aydın Keçeli 14
İdari para cezalarının miktarı 2016 yılı için 219,60 TL, 2017 yılı için 227 TL ve 2018 yılı için 259 TL’dir.
Ankara Valiliğinin yasaklama kararlarına aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle başvurucular hakkında idari para cezasına hükmedilmesi, başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarına müdahale oluşturmuştur.
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü ardından ilan edilen olağanüstü hâl süresince 2935 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (m) bendi uyarınca-3/7/2017 tarihli ve 24/5/2017 tarihli yasaklama kararları dışında Ankara’nın tamamında ve 24/5/2017 tarihli yasaklama kararı dışında 24 saat boyunca-toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak yasaklanmış, 21/1/2018 tarihli karar uyarınca ise izne bağlanmıştır.
Anılan Kanun’da toplantıların ertelenmesi, izne bağlanması ya da toplantı için yer ve zaman gösterilmesi gibi daha az sınırlayıcı tedbirlere de yer verilmiş olmasına rağmen idare, takdirini olağanüstü hâl sürecinde uzunca bir süre (2 yıllık olağanüstü hâl sürecinde 8 ayı kesintisiz olmak üzere toplam yaklaşık 11 ay) tüm toplantı ve gösterileri yasaklamaktan yana kullanmıştır.
Valiliklerin ve kamu gücünü kullanan diğer organların yapması gereken, temel haklara müdahale gerekçesi bir tehlikenin varlığına dayanıyorsa somut ve güncel tehlikenin varlığını somut olgulara dayalı olarak göstermektir.
Tam da bu sebeple somut olgulardan hareket etmeksizin salt ülkemizde terör tehlikesi bulunduğu gerekçesine dayalı olarak temel haklara yapılacak sürekli müdahaleler hakkın özünü ortadan kaldırma tehlikesi barındırır.
Süresiz olan ya da süresi makul olmayan yasaklama önlemleri, müdahale edilen hakların özüne dokunma hatta o hakkı tamamen ortadan kaldırma tehlikesi yaratır.
Bu doğrultuda başvuru konusu olayda, şablon gerekçelerle birbiri ardına alınan yasaklama kararlarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını anlamsız ve imkânsız kılacak bir dereceye ulaştırdığı sonucuna varılmıştır.
Keyfî uygulamalara yol açabilecek bu kararların somut olayda hiçbir şekilde olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olmadığı da vurgulanmalıdır.
HÜKÜM: HAK İHLALİ
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
Başvurucuların manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.''