Usta kalemlerden Murat Yetkin'in ''Bir avuç dolar için: Erdoğan’ın siyasette geldiği durak'' başlıklı yazısı ülke gündeminde yankı buldu.
Yazısının bir bölümünde Rus çevrelerinde Erdoğan'ın bu konuya nasıl baktığına dair değerlendirmelere de yer veren Yetkin, özellikle Erdoğan'ın böyle durumlarda para vaatlerinden fazlasıyla memnun kaldığına dair ifadeler kullanan 2 Rus yetkilinin görüşlerini de Yetkin şöyle aktardı;
“... Atatürk Havalimanının hisseleri satışa çıkarılan İstanbul Havalimanına rakip olmasın diye yıkılmasından, hisseleri düne kadar Türkiye’nin altını oymakla suçlanan Birleşik Arap Emirlikleri’ne satmak için dil dökülmesine dek her şeyi yanlışta ısrarla berbat duruma getirilen ekonomiye çok ihtiyaç duyulan döviz kaynağı bulma çabasına bağlamak mümkün.
Hatta, Türkiye’nin haklı iken haksız konuma düşmesinin son örneği olma ihtimali bulunan İsveç-Finlandiya krizini dahi. Üstelik bu bağlantıyı kuranlar Ruslar. Evet, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması durumunda Üçüncü Dünya Savaşı çıkabileceği tehditleri savuran Moskova’da Türkiye’nin hamlesi dolar ihtiyacıyla maalesef alaya alınıyor.
NATO, PKK ve Rus turistler
Moskova’dan Türkiye’ye dair en güncel haberleri izlediğim Fuad Safarov Medya Günlüğü sitesinde havayı şöyle aktarmış.
17 Mayıs akşamı İsveç ve Finlandiya’nın resmen NATO üyeliğine başvurduğu haberini, devlet kanalı Rossiya-1’deki kendi sunduğu programı keserek veren, Putin rejimi çizgisindeki yorumcu Vladimir Solovyov (gülerek) şunları söylemiş: “Erdoğan’dan yeni açıklamalar geliyor. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine karşı çıkıyor. Galiba turizm sezonu yaklaşıyor.”
Başka? Yine resmi yayın organı niteliğindeki Rossiyskaya gazetesine konuşan (yarı-resmi düşünce kuruluşu) Valday Forumu yöneticisi Fyodr Lukyanov, “Türkiye bu konuda öfkesini gösterdi ve kendisine her şeyin ayrı, özel bir şekilde sorulması gerektiğini hatırlattı. Belki bu da ücretsiz olmayacak. Ama halledilebilir bir konu.”
Moskova Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Nikolay Topornin ise “Erdoğan veto etmez” dedikten sonra, şöyle devam etmiş: “Erdoğan sadece ülke içindeki siyasi sorunlarını çözüyor. Bir uzlaşma seçeneği bulacaklar, çoğu zaman sorun parayla çözülüyor. Erdoğan, kendisine para sözü verilmesini ya da bir tür ticari ve finansal tercihlerde bulunulmasını çok seviyor.”
Haklı olduğunda bile…
Bunları yazarken hoşuma gittiğini sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Tepki ve mahcubiyetle yazıyorum. Bahse konu olan Erdoğan değil Türkiye Cumhurbaşkanıdır çünkü. "