İstifa yasağının kalkmasından sonra emekliye ayrılan ve istifa edenlerin sayısının 10 bini bulduğunu açıklayan Genel Sağlık İş sendikası Genel Başkanı Dr. Derya Uğur'un açıklamaları, Avrupa Birliği ve OECD ülkelerine göre Türkiye’nin doktor açığının önemli ölçüde arttığının ortaya çıkması ile daha da dikkat çekti.
Dr. Derya Uğur, ayrılanların önemli bölümünün uzman hekim olduğunu söylerken 100 bin kişiye düşen doktor sayısında da gerilerde kaldığımızı ve bunun giderek arttığına dikkat çekerken, Sağlık İstatistikleri Yıllığı'nın, sağlık hizmetlerinde yaşanan personel açığının ulaştığı boyutu ortaya koymasının da altını çizdi.
Covid-19 salgını sırasında getirilen istifa yasağının kalkmasının ardından emekliye ayrılan ve istifa eden doktor sayısının yaklaşık 10 bin kişiye ulaştığını duyuran Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş) Genel Başkanı Dr. Derya Uğur, "Yaşanan durum, bizim için büyük bir üzüntü kaynağıdır.” dedi.
Sözcü gazetesinde yer alan bilgilere göre de 2002 yılında yurt dışına gitmek için belge isteyen doktor sayısı 59 iken, 2022 yılının ilk altı ayında bin 402'ye ulaşan sayı korku yarattı.
“Acil tıp, beyin ve sinir cerrahisi, anesteziyoloji ve reanimasyon, genel cerrahi, çocuk sağlığı ve hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum gibi kritik branşlardan yurtdışına gidenlerin sayısında dikkat çeken artış gözleniyor. Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) tercihlerinde beyin ve sinir cerrahisi, kadın hastalıkları ve doğum, kalp-damar cerrahisi gibi branşlarda tercih sayısının son derece azaldığı göz önüne alınırsa durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılır. Yurt dışına gitmek için başvurular bu şekilde devam ederse bu yıl sayının 3 bini bulacağını tahmin ediyoruz. Yaşanan durum, bizim için büyük bir üzüntü kaynağıdır.” diyen Genel Sağlık İş Başkanı Dr. Derya Uğur sağlık da yaşanan şiddete de dikkat çekti.
Uğur, “Giderek daha da kötüleşmeye başlayan şiddet ve şiddetin can alması, bir hekime ömrünü adadığı mesleğini sorgulatmaya başlattı. Hekimler tüm zorluklarına rağmen onlarca yıl emek verdikleri mesleklerini bir kenara bırakarak, ‘yaşama haklarını' tercih etme zorunda kalıyor” dedi ve açıklamalarını şöyle sürdürdü;
Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları, yoğun çalışma saatleri, kötü çalışma koşulları, liyakatsiz yöneticiler, maaş alım gücünün giderek azalması gibi sorunların sağlık çalışanlarını tükettiğini belirterek;
“Aslında sorun yeni değil. Sorun toplumdaki herkesi etkilemeye başlayınca, hastanelerde randevu alamama durumu ortaya çıkınca sorun algılanmaya başlandı. Hastalar birçok branşta ve yan dalda Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alamadıkları için kamu sağlık hizmetine ulaşamıyor.”
“2003 yılında uygulamaya konulan sağlıkta dönüşüm programı ile birlikte sağlık sisteminde sorunlar katlanarak büyüdü. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları da sistem içinde daha da kötüleşti. Sağlık sisteminde bu kadar ciddi sorunlar varken, nitelikli hizmeti almak da mümkün olmadı.
Mevcut koşullarda değişiklik olmazsa, şiddetin önü alınamazsa yurttaşımızın nitelikli sağlık hizmetine ulaşamaması kaçınılmaz olacaktır. Güvenli çalışma ortamı, nitelikli sağlık hizmeti vermenin ön koşuludur. Yurttaşımızın nitelikli sağlık hizmeti alması da buna bağlıdır. O yüzden toplumun duyarlılık göstermesi gerekiyor. Bunun için emek meslek örgütlerinin sesine kulak verilmeli, sağlıkta şiddetin önüne geçecek yasal önlemler için tüm siyasi partilerin duyarlılık göstermeli.”
Bu arada Sağlık Bakanlığı 2020 yılı sağlık istatistiğine göre Türkiye'nin durumu şöyle:
– 2020 yılında 100.000 kişiye düşen toplam hekim sayısı 205, Avrupa Birliği ortalaması 389, Ekonomik Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması 356 kişi.
– 100.000 kişiye düşen toplam diş hekimi sayısı Türkiye'de 42, Avrupa Birliği ortalaması 79, OECD ortalaması 73 kişi.
– 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 2020 yılında 342'ye ulaştı. Avrupa Birliği ortalaması 873, OECD ortalaması 919 kişi.