‘Kanal yapalım, kanalın çevresine 2 milyonluk bir şehir kuralım…’ Saçmalamanın daniskası. Çevre dostu olmak binadan başlamaz, planlamadan başlar. Atatürk Havalimanı'nı takır tukur yıkarak, ‘Atatürk Havalimanı'na park yapıyorum’ diye ortaya çıkarak, yeşil ceket giymeyle ‘yeşil alancı’ olunmaz” diyen İmamoğlu, tehlikeye ve Erdoğan'a dikkat çekti.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği (AYİDER) tarafından düzenlenen “İnşaat Zirvesi”nin kapanışına katılırken, AYİDER Başkanı Melih Tavukçuoğlu, ÇEDBİT Başkanı Mehmet Sami Kılıç, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ve Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı sonrası çok konuşulacak bir konuşma yaptı.

İmamoğlu'nun dikkat çeken cümleleri ise şunlar oldu;

4000 TL ödeme verilecek: Vakıfbank duyuru yaptı 4000 TL ödeme verilecek: Vakıfbank duyuru yaptı

Adsız-70

“İBB Başkanı olduğumda, ‘Temel bir kısım konulara zeminler oluşturalım, bunları tartışalım, konuşalım’ dediğimde, ne yazık ki bazı sivil toplum kuruluşları da dahil çok böyle cesur adımlar atılamadı”

"İmarla ilgili olsun, bazı bölgelere dönük uygulamaları daha hızlandırmaya yol çizen, pratik yöntemlerin oluşturulması sürecinde olsun ne yazık ki ülkemizin siyasi endişeleri yüzünden bir araya gelmekte, bir arada olmakta, bir arada düşünmekte dahi imtina eden bir kısım sivil toplum kuruluşları ve onların yöneticileri olmadı değil. Bunun açıkça altını çizelim. Yani bir araya gelirsek, fotoğraf verirsek acaba ne olur? Ekrem İmamoğlu'yla fotoğraf vermenin bir bedeli var diye düşünüyorum İstanbul'da ve Türkiye'de ne yazık ki."

"İstanbul’da mimari açıdan sorunlarımız var. Günün başka konuları ve sorunları var. Ama bizim ciddi anlamda şehircilik sorunumuz var. Bırakalım yeşil binaya gelmeyi, daha oraya gelene kadar ne yazık ki çirkin binalar, çirkin şehirler ürettik. Bu kadim ülkeye, bu güzel ülkenin bazen çok güzel coğrafyalarına, tarihine hiç de uygun olmayan şehirler ürettik. Bunu itiraf edelim. Hepimiz bir parçası olduk. Ama siyasi iradeler, ama teknik insanlar, ama bizler, sizler gibi üretici kişiler… Bazen müteahhitler bu konuda suçlanır ama bana göre müteahhit son halkası. Oraya gelene kadar, bu halkalar dizilirken çok büyük hatalar, çok büyük yanlışlar yapıldı."

"Günün sonunda bugün İstanbul, rezerv alanlarıyla gerçekten ne yazık ki ve milyonlarca nüfusa hala ev sahipliği yapacak bir durumda. Onun için, ‘Kanal yapalım, kanalın çevresine 2 milyonluk bir şehir kuralım’ Saçmalamanın daniskası. Çevre dostu olmak binadan başlamaz, planlamadan başlar. Binaları nereye yapacaksınız? Nasıl bir çevreyle kurgulayacaksınız? Ne yapacaksınız? Buradan başlar. Yani Atatürk Havalimanı'nı takır tukur yıkarak, ‘Atatürk Havalimanı'na park yapıyorum’ diye ortaya çıkarak, yeşil ceket giymeyle ‘yeşil alancı’ olunmaz.

"Atatürk Havalimanı yakınındaki Ayamama Vadisi'ni 1 milyon metrekarelik yeşil alana dönüştürme çalışmaları sürüyor. Florya Atatürk Kent Ormanı’nın kullanılabilir alanını da 200 bin metrekareden 640 bin metrekareye çıkardık. Örnek verdiği alanların, millet bahçesine dönüştürüleceği iddia edilen Atatürk Havalimanı’nın iki yanına denk düşüyor. 25 senedir oraya bakıyordunuz. Bakın ben, teklifte de bulundum. ‘Bize verin’ diye yazı yazdırttım, cevap bile alamadım. Atatürk Havalimanı'nın hemen kuzeyinde, şu an beton bloklar vardır orada. Geçerken görürsünüz. Bir metro inşaatının deposu. Orası, tam 650 bin metrekare bir alandır. Bir milyon metreye de uzayabilir yukarıya doğru. Onun hemen kıyısından Ayamama Vadisi'nden İkitelli Organize’ye kadar yeşil alan yapacağız."


"Akşamdan sabaha 2 milyar 300 milyon liraya bir ihale yap. On tane ekskavatörü oraya yolla, kırk tane de kamyonu yolla, efendime söyleyeyim ‘Yeşil alan yapacağım!’ Bu şehrin 16 milyon insanı var. Çok üstün zekalı insanları var. Şehir plancısı, mimarı, mühendisi, çevre mühendisi. Bu insanların meslek odaları var. Otur vatandaşla tanış, konuş. Şehrin göbeğinde 11 milyon metrekarelik bir alanı ne yapacağız? Tartış. Millete kıymet verseniz, o zaman doğru yolu bulursunuz. Ama bu akıl bize doğru yolu göstermez. Vallahi göstermez. Çünkü niçin biliyor musunuz? Ben, çıkıp şu kürsüden sizlere desem ki ‘Ben akıllıyım ve ben her şeyi bilirim.’ Bir kere burada bulunan her birinize, dünyanın en büyük hakaretini etmiş olurum. Ben ne diyorum biliyor musunuz? En az benim kadar ve doğruyu bilen 16 milyon hemşehrim var benim. Ben onlarla konuşurum, ben onlarla buluşurum, onlarla tartışırım ve onlarla karar veririm. O karar bana mutlaka doğru yolu gösterir. Asla yanlışı göstermez. Bunun adı ne biliyor musunuz? Hepimizin böyle sarıldığı demokrasi. Otokrasi değil, demokrasi. Bunun adı demokrasi. Ben size demokrasiyi vaat ediyorum mesleğinizle ilgili de."

"Şehirlerimizi çok güzel bir sürece kavuşturmak zorundayız. Çünkü çocuklarımız ve torunlarımız çok zeki; çok fena yaparlar bizi. Çok fena hesap sorarlar bizden. Onun için lütfen, kentlerimize dair her hususta, her konuda tedbir almayla ilgili lütfen başta kendinize güvenin. Ve sonra bu ülkenin kıymetli bilim insanlarına, teknik insanlarına güvenin; gerisi kolay. Ama asla karşınıza çıkıp, ‘Her konuda bana güvenin, ben bilirim’ diyene asla güvenmeyin”

Editör: Gönül Güçlü