AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaret edeceği Türk tarihinin önemli karakterlerinden olan Battal Gazi’nin babası Malatya Serdarı Hüseyin Gazi’nin adının verildiği cemevi daha öncede tartışma konusu olmuştu.
İsmail Saymaz, dünkü yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ankara'da Hüseyin Gazi Cemevi'ni ziyaret edeceğini, Erdoğan'ın ziyaretine davet edilen çok sayıda Alevi inanç önderinin teklifi reddettiğini yazmıştı ki bu haberin sonrası da geldi.
Ankara'dan ve Ankara dışından bazı Alevi dedeleri, Bektaşi babaları ve akademisyenler davet edildi. Gelecek olanların yol ve konaklama masrafları İçişleri Bakanlığı tarafından karşılanıyor. Çok sayıda Alevi inanç önderinin katılma teklifini reddettiği öğrenilirken ayrı bir tartışma da başladı.
Türk tarihinin önemli karakterlerinden Battal Gazi’nin babası olan Malatya Serdarı Hüseyin Gazi’nin adının verildiği cemevi, çok daha önce bir başka tartışma yaratmıştı.
Cüneyt Arkın’ın Battal Gazi’yi canlandırdığı filmlerde Alevi kimliğinin yansıtılmamasını Gazeteci Soner Yalçın,bugünki yazısında ele alarak, “Alevi kimliği Türk sinemasında sürekli niçin göz ardı edildi? Türk tarihi sinemasının egemen ideolojik “dilinde” Alevi hiç olmadı! Alevi kimliği hiç görünür yapılmadı. Sadece sinema değil kamusal hayatta da yoktu” ifadeleri ile tartışmayı ateşledi.
Soner Yalçın’ın güne damga vuran yazısı şöyleydi;
"Aleviler yüzlerce yıldır, Hacı Bektaş gibi Battal Gazi (ve babası Hüseyin Gazi) türbesine adaklar adar, ziyarete gidip yüz sürer… (Alevilik-Bektaşilik etrafında toplanan Sufi Kalenderi dervişler de Battal Gazi'yi pir görüp, türbesini merkez tekke kabul edip, bütün Kalenderileri Kurban Bayramı'nda bir araya toplayan “mahya” denilen yıllık ayinlerini burada yapardı. Uzatmayayım.)
Cüneyt Arkın'ın başrolde oynadığı (ilkini Atıf Yılmaz'ın diğerlerini Natuk Baytan'ın yönettiği) 1971'den 1974'e dört Battal Gazi filmi çekildi:
Battal Gazi Destanı, Battal Gazi'nin İntikamı, Battal Gazi Geliyor, Battal Gazi'nin Oğlu.
Peki:
Alevi kültüründe hayli öneme sahip olup 13'üncü yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklara geçirilen Battalname/ Battal Gazi hangi kimlikle beyaz perdeye taşındı?
Yanıta geleceğiz:
Hacı Bektaş-i Veli türbesine gittiniz mi?
İkinci avluda renkli taşlardan yapılmış üç kurnası olan çeşme vardır. Burası günümüzde Aslanağzı Çeşmesi ya da Aslanlı Çeşme olarak bilinir.
Çeşmenin yanındaki kemerin havuza bakan tarafında şu kitabe yazılıdır:
–“Malgoç Bali İbn-i Ali hazretleri gaziler serdarı ol din eri, Hacı Bektaş-ı Veli'nin aşkına, eyledi, cari bu ayn-ı kevseri, tarih dokuz yüz altmış ikide (1555-sy) teşnelikten oldu abdalan beri.”
Bir diğer kitabede aşevini de Malkoçoğlu ailesinin yaptırdığı yazılıdır.
Malkoç ailesinin soyu yazılı kaynaklarda, Malkoç Bey ile 1389 yılında Kosova Savaş ile başlar. Osmanlı Ordusunda okçu kumandanlığı yapan Akıncı Beyi'dirler. Sarı Saltık ile başlayan Balkanlarda Türkmen Alevi yerleşiminin öncülerinden biridir bu aile…
İlk dönem Akıncılar ve sonra (özellikle merkezi ordudaki Kapıkulları) Yeniçeriler, Alevi Bektaşi'dir. Yeniçeri Gülbengi Duası şöyledir:
“Allah, Allah, Allah… Üçler, yediler, kırklar/ Gülbengi Muhammedi/ Nur-ı Nebi/ Kerem-i Ali/ Pirimiz, sultanımız Hünkâr Hacı Bektaş Veli/ Demine devranına hû diyelim/ Huuuu…”
Uzatmayayım:
Cüneyt Arkın Türk tarihini konu alan kahramanlık filmleri çekimine 1966'da Süreyya Duru'nun yönettiği Malkoçoğlu filmiyle başlandı. 1971'e kadar devam eden Malkoçoğlu serisinin altı filminde başrolü Cüneyt Arkın ve bir filmde ise Serdar Gökhan oynadı.
Malkoçoğlu hangi kimlikle beyaz perdeye taşındı?
Sekiz seri film çekilen Akıncı Beyi Kara Murat farklı mı?
İDEOLOJİK ARAÇ: SİNEMA
1960'lar sonundan başlayarak -sinema aracılığıyla- toplumsal yaşamın söylemi, hafızası nasıl oluşturuldu? Hangi tarihsel bakış açısı dayatıldı?
Hangi tek boyutlu kimlik, kitlelerin zihnine şırınga edildi?
Alevi kimliği Türk sinemasında sürekli niçin göz ardı edildi? Türk tarihi sinemasının egemen ideolojik “dilinde” Alevi hiç olmadı! Alevi kimliği hiç görünür yapılmadı. Sadece sinema değil kamusal hayatta da yoktu…
Battal Gazi'den Malkoçoğlu'na Kara Murat'tan Karaoğlan'a kadar tarihi filmlerin etnik kimliği tekti; Türk-Sünni! Toplumun tarihi algılaması-anlaması bunun üzerine inşa edildi.
Bunun sebebi olmalı değil mi?
Bizim Anayasa'da yazılı olan laiklik kavramının özü de budur; Türk-Sünni…
Devlet, ABD ve Fransa örneklerinde olduğu gibi dinsiz değildir. İslam, devletin yanı başında, koruması altındadır. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı vardır. Devlet cami yapar. Vs.
Evet devletin, İslam yoluyla yarattığı aidiyet duygusu tek mezhebe/bir hakim ideolojiye dayalıdır; Sünni öğreti.
1950'lerden itibaren kırsaldan kent merkezlerine göç eden Aleviler, beyaz perdede gördüğü kahramanlarının nasıl Sünni yapıldığını şaşkınlıkla seyretmiştir herhalde!
Özünde bu; beş yüz yıl önce Osmanlı'nın Safevi çekişmesiyle başlayan Türkmen Alevileri Sünnileştiren asimilasyon politikasına uygundur.
1967 yapımlı Hacı Bektaş Veli filmi bile Sünni'dir! Bu filtreleme süreci, tv ekranlarındaki tarihi diziler ile sürdürülüyor…”